Düşünmenin 2 Boyutu: Iraksak ve Yakınsak Düşünme

Düşünmenin 2 Boyutu: Iraksak ve Yakınsak Düşünme

İnsanları, diğer canlılardan ayıran temel beceriler yaratıcılık, eleştirel düşünme ve hayal gücüdür. Bu nedenle, günlük yaşantımızda sürekli olarak bu becerileri kullanma yetkinliğimiz, bizi tür olarak belirleyen özelliklerdir. 

Yaratıcılık, problem çözme ve eleştirel düşünme gibi konulardaki tartışmalar Sputnik öncesi döneme, yani uzay çağının başlangıcından eskiye dayanmaktadır. Bu tartışmaları şekillendiren hakim düşünce, 1949 yılında J.P. Guilford’un Amerikan Psikologlar Birliği’nde yaptığı başkanlık konuşması olmuştur. 

Tüm kariyeri boyunca Guilford, zeka ve yaratıcılık konusundaki çalışmaları yapmıştır. Irklar arasında zeka farklılıklarını öne süren çağdaşı araştırmacıların aksine Guilford, bireysel farklılıkları değerlendirmiştir. İnsan zekasının işleyişindeki farklı şekilleri ortaya çıkarmanın ve anlamanın yollarını araştırmıştır. Standart bir testte yanlış yapmanın tek bir yeteneğe özgü niceliksel farkları zorunlu kılmadığını; niteliksel olarak farklı yetenekleri gerektirdiğini savunmuştur.

Guilford ilk olarak, 1950'lerde yaratıcı insanların bu tür bir düşünceyi diğerlerinden daha fazla sergileme eğiliminde olduğunu fark ettiğinde "ıraksak düşünme" kavramını öne sürmüştür. Buna bağlı olarak, ıraksak düşünmeyi yaratıcılık ile bağdaştırmıştır. Guilford, standart testlere ıraksak düşünebilen bireylerin değil; “yakınsak düşünme” eğilimindeki bireylerin daha yatkın olduğunu savunmaktadır. 

Yakınsak düşünme, bilgi ile yakından bağlantılıdır. Açıkça tanımlanmış bir soruya en iyi veya doğru cevabı elde etmeye yöneliktir. Hız, doğruluk, mantık ve benzerler becerileri vurgulamakta; bilindik, tekrar eden teknikleri uygulamaya ve bilgi biriktirmeye odaklanmaktadır. Bu nedenle, bir cevap vermek için geleneksel ve mantıksal karar verme stratejileri uygulanarak halihazırda bilinenlerden yararlanılması gereken durumlarda etkilidir. Yakınsak düşünmenin en önemli yönlerinden biri, tek bir doğru cevaba yönlendirmesi ve belirsizliğe yer bırakmamasıdır. Yakınsak düşünme biçiminde bir cevap ya doğru ya da yanlıştır.

Iraksak düşünme ise mevcut bilgiden çoklu veya alternatif cevaplar üretmeyi içermektedir. Farklı yaklaşımlar denemeyi, uzak kavramlar arasındaki bağlantıları tanımayı, bilgileri alışılmadık formlara dönüştürmeyi gerektirmektedir. Aynı soruya verilen cevaplar farklı düşünce yollarıyla gelebilir, kişiden kişiye büyük ölçüde değişebilir; ancak hepsi eşit değerdedir. 

Hem yakınsak hem de ıraksak düşünme biçiminde bir fikir üretilmektedir; ancak ikisi arasında büyük bir niteliksel fark bulunmaktadır. Yakınsak düşünme genellikle kalıp bilgi üretirken, ıraksak düşünme her zaman değişkenlik yaratmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, yakınsak ve ıraksak düşünceler, düşünmenin tamamen farklı iki yönünü oluşturuyor gibi görünmektedir. Terimlerin temel anlamı ve nasıl çalıştıkları açısından farklı olsalar da asıl amaçları aynıdır. Her iki düşünme süreci de yaratıcılığı keşfetmek ve farklı sorunlara çözümler bulmak için uygulanmaktadır.

Bu nedenle, iki düşünme biçimi birlikte uygulandığında en iyi şekilde çalışma eğilimindedir. Iraksak düşünme, kendiliğinden gerçekleşmekte ve bir soruna olası çözüm çeşitlerini oluşturmaktadır. Eğer sonrasında yakınsak düşünme uygulanırsa en iyi cevap, ıraksak düşünme ile ortaya çıkan çoklu çözümlerden çıkarılabilmektedir.

 

Kaynakça:

  • Draaijer, S., Schoonenboom, J., Beishuizen, J., & Schuwirth, L. (2016). Supporting Divergent and Convergent Production of Test Items for Teachers in Higher Education. Thinking Skills and Creativity, 20, 1–16.
  • Guilford, J.P. (1950). Creativity. American Psychologist, 5, 444–454.
  • Guilford, J.P. (1956). A Factor-analytic Study of Verbal Fluency: Studies of Aptitudes of High-Level Personnel. University of Southern California.
  • Guilford, J.P. (1977). Way Beyond the IQ. Creative Education Foundation.
  • Zhu, W., Shang, S., Jiang, W., Pei, M., & Su, Y. (2019). Convergent Thinking Moderates the Relationship between Divergent Thinking and Scientific Creativity. Creativity Research Journal, 31(3), 320–328.