Orhun Onar: Bilim Kurgudan Gerçeğe Kinematik Enerji Silahları
Küçük Bir Hatırlatma: Bu yazımda bahsedeceğim bazı silah teknolojileri, müttefik NATO kuvvetlerinin saha operasyonlarında kullanıldığı için deşifre olmuş teknolojilerdir. Geliştirilen bu silah teknolojileri konusunda kamuoyuna yetkili makamlar tarafından güvenlik sebebiyle çok detaylı bilgi verilemediği için, aşağıda belirtilen bazı bilgiler askeri uzmanların ve/veya gazetecilerin varsayımlarını da barındırıyor olabilir.
Çok Uzun Zaman Önce, Çok Uzak Bir Galakside:
Takvimler 25 Mayıs 1977’yi gösterdiği zaman, yıllar sonra Dünya çapında çok büyük bir üne kavuşacak “Star Wars” serisinin ilk, kronolojik olarak da dördüncü filmi olan “Yıldız Savaşları: Yeni Bir Umut” filmi vizyona girmişti. Film, alternatif bir evrende gerçekleşen uzay savaşlarını anlatıyordu. George Lucas’ın yarattığı bu evrende; lazer silahları, ışın kılıçları ve hatta ölüm yıldızı gibi fütüristik harp silahları kullanılıyordu. George Lucas’ın yıllar sonra yaptığı bir röportajda, filmin senaryosunu Vietnam Savaşı’ndan esinlenerek yazdığını söylemiştir. Richard Nixon’un ülkeyi soktuğu bu açmazda, bir demokrasinin nasıl zamanla bir diktatörlüğe dönüştürüldüğünü gördüğünü anlatmıştır [1]. Bu nedenle; bu evrendeki isyancıları Vietkong’a, İmparatorluğu da Birleşik Devletler’e benzetebiliriz. George Lucas’ın Vietnam savaşından esinlenerek yarattığı bu film, daha sonra Soğuk Savaş’ın en maliyetli savunma projesine ilham kaynağı olacaktır.
Stratejik Savunma Girişimi – Yıldız Savaşları Programı:
"Yıldız Savaşları programı" olarak da bilinen Stratejik Savunma Girişimi (SDI), 1983 yılında Başkan Ronald Reagan tarafından ABD'yi balistik nükleer silahlardan korumak için bir füze savunma sistemi oluşturmak üzere önerildi. Program, lazerler ve parçacık ışını silahları da dahil olmak üzere çeşitli gelişmiş silah konseptlerini araştırdı ve temel araştırmaya önemli bir yatırım yaptı. Bununla birlikte, Amerikan Fizik Derneği, düşünülen teknolojilerin kullanıma hazır olmaktan onlarca yıl uzakta olduğu ve programa verilen siyasi desteğin 1990'ların başında çöktüğü sonucuna vardı. Program resmi olarak 1993'te sona erdi ve teşkilatın adı Balistik Füze Savunma Teşkilatı (BMDO) olarak değiştirilerek harekât balistik füzelerine yönlendirildi. 2019'da, Michael D. Griffin tarafından tasarlanan yeni Ulusal Savunma Uzay Mimarisinin (NDSA) bir parçası olarak Uzay Geliştirme Ajansı (SDA) altında uzay tabanlı önleyici geliştirme yeniden başladı.
Sovyetler Birliği, SDI'yi ulusal güvenliklerine yönelik bir tehdit olarak gördü ve bunun ABD'nin silah kontrollerindeki stratejik inisiyatifi ele geçirme çabasının bir parçası olduğuna inandı. Sovyetler Birliği, uzaya dayalı füze savunmasının nükleer savaşı kaçınılmaz hale getireceğine dair endişelerini dile getirdi. Sovyetler Birliği, gelecekte fırlatılabilecek herhangi bir ABD uydusunu önleyici olarak yok etmek için tasarlanan Skif ve Kaskad dahil olmak üzere balistik füzelerin ve uzay tabanlı LAZER sistemlerinin geliştirilmesine yatırım yaparak SDI'ye yanıt verdi. 1987'de Sovyetler Birliği, yörüngede gizlice test edilmesi amaçlanan bir dizi Skif lazer sistemini barındıran gizlenmiş bir Mir uzay istasyonu modülü olan Polyus'u fırlatmaya çalıştı. Ancak, uzay aracının durum kontrol sistemi arızalandı ve yörüngeye ulaşamadı[2].
Her iki Süper Güç de balistik nükleer füzeleri uydularla yok etme konusunda başarısız oldu. Ortaya çıkan bu devasa maliyetler, zaten ekonomik sıkıntılarla uğraşan Sovyetler Birliği’ni kendi çöküşüne bir adım daha yaklaştırmıştı. Ama bu başarısız olan projeler bile yıllar sonra ortaya çıkacak modern harp teknolojilerinin tohumlarının atılmasına ön ayak olmuştur.
Davut ve Golyat:
MÖ 11. Yüzyılın ikinci yarısında Filistliler doğuya doğru ilerlemeye ve Ela Vadisi boyunca hızla yukarı doğru çıkmaya başladılar. Amaçları Beytlehem yakınlarındaki dağları ele geçirmek ve Saul’un krallığını ikiye bölmekti. Filistliler savaş konusunda deneyimli ve tehlikeliydiler, ayrıca İsrailoğulları’nın can düşmanlarıydılar.
İki taraf arasındaki savaş çıkmaza girince Filistliler bir düello teklif etti. Filistliler ve Saul’un krallığının seçtiği birer savaşçı birbirleriyle dövüşecek ve kazanan taraf aynı zamanda savaşın da kazananı olacaktır. Filistliler’in seçtiği savaşçı tunç bir miğfer ve tüm bedenini kaplayan bir zırh kuşanmış bir dev olan Golyat’dı. Saul’un krallığından bu deve meydan okumaya cesaret eden tek kişi ise bir çoban olan Davut’du. Düello başladığında ise Davut, sapanına taktığı taşı Golyat’ın alnına fırlatarak devi devirdi ve kılıcıyla devi öldürdü.
İsrail Savunma Kuvvetleri’nden bir balistik uzmanı olan Eitan Hirsch, usta bir sapancı tarafından otuz beş metre mesafeden fırlatılan ortalama boyuttaki bir taşın, Golyat’ın kafasını saniyede otuz dört metre hızla vurmuş olduğunu gösteren bir hesaplama yapmıştır. Durdurma gücü açısından bu, orta ölçekli bir modern tabancanın dengidir. Davut ve Golyat arasında geçen bu mücadele, tarihte kullanılan bir silah türünün ne kadar önemli olduğunu bize vurgulamıştır. Kinematik enerji silahları…
Kinematik Enerji Silahları Nedir?
Tarihteki en eski mızrak olduğu bilinen ve 400.000 yaşında olan Schöningen Mızrağı’ndan beri, insanoğlu Paleolitik ve Neolitik dönemlerde saldırı ve savunma amaçlı çeşitli silahlar üretmiştir. Bu tür silahları, kinematik enerjiyle yüklenildiğinde ölümcül bir hale geldikleri için kinematik enerji silahı olarak nitelendirebiliriz.
Kinetik enerji silahı, patlayıcı veya başka herhangi bir yük yerine yalnızca merminin kinetik enerjisine dayalı bir silahtır.
Öldürmek için vur veya kinetik öldürme terimi, askeri havacılık alanında da kinetik enerji silahlarını tanımlamak için kullanılır. Öncelikle anti-balistik füzeler (ABM) ve anti-uydu silahları (ASAT) alanında kullanılmıştır, ancak bazı modern uçaksavar füzeleri de bu teknolojiyi kullanmaktadır. Öldürmek için vur sistemleri, tanksavar alanında yaygın olarak kullanılan bir sınıf olan daha geniş kinetik mermi sınıfının bir parçasıdır [3].
Kinematik enerji silahlarıyla şu ana kadar henüz bir uydu veya balistik füze imha edilmemiştir. Yani bu durumda varsayımsal davranabiliriz. Ama Amerikan ordusunun yüksek öncelikli hedefleri yok etmek için kullandığı yeni nesil bir suikast silahı kendini sahada kanıtlayabilmiştir. Bu silahın adı “AGM-114R9X” ya da daha yaygın ismiyle Ninja Füzesidir.
Al-Masri ve Al-Zawarihi’yi Öldüren Teknoloji:
Abu al Khayr al Masri, özellikle El-Kaide'nin İran'daki faaliyetleri ve örgütün Suriye'deki kolu olan Cephe el-Nusra'nın liderliği gibi konularda önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca El-Kaide'nin örgütsel yapılanması ve finansmanı konularında da aktif bir şekilde çalışmıştır. 27 Şubat 2017 tarihinde, Suriye’nin İdlib kentinde bir hava saldırısı sonucu öldürülmüştür. Al-Zawarihi ise Usame Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra El-Kaide’nin yöneticiliğini üstlenmiş ve 31 Temmuz 2022 yılında bir hava saldırısı sonucu öldürülmüştür. İki hedef için de kullanılan füzenin herhangi bir patlayıcı başlık içermemesi durumu ilginç kılan bir faktördür. Bu yüksek önem derecesine sahip hedefler için kullanılan füze, AGM füze sınıfından olan AGM-114R9X füzeleridir.
"Ninja bombası" olarak da bilinen R9X, Obama yönetimi altında geliştirildi ve patlayıcı bir başlık barındırmadığı da bilinen bir gerçek. Darbeden önce açılan altı bıçakla donatılmış bu füze, hedefini herhangi bir patlama etkisi olmadan parçalayabilen bir silah teknolojisidir.
AGM-114R9X'in, standart Hellfire füzelerinin aksine, hareketli bir namlu ile donatılmış bir silah sisteminden ateşlenebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu sayede, füzenin bir insansız hava aracından (İHA) fırlatılması yerine, doğrudan bir helikopterden de atılabilmesi mümkündür.
AGM-114R9X'in, hedefin yakın mesafelerde veya kapalı alanlarda bulunduğu durumlarda kullanımı için tasarlanmış bir özelliği daha vardır. Bu füze, hedefe doğru hareket ederken küçük kanatları sayesinde yüksek manevra kabiliyetine sahiptir ve dolayısıyla dar alanlardan da geçebilir.
R9X'in kullanımı, aşırılık yanlısı liderleri hedef alan suikastlardan sorumlu iki ABD kuruluşu olan Pentagon veya CIA tarafından hiçbir zaman resmi olarak kabul edilmedi [4].
R9X gibi kinetik enerji silahları gibi aynı zamanda mermileri yüksek kinetik enerjiyle fırlatabilen teknolojiler de geliştirilmiştir. Bunlardan birisi de Railgun olarak bilinen elektronik topçulardır.
Railgun Teknolojisi:
Railgun, elektromanyetik bir topçu sistemidir. Genellikle yüksek hızlı mermileri ateşlemek için kullanılır. Railgun, manyetik alanlar tarafından oluşturulan bir güçle bir mermiyi ivmelendirir ve elektrik enerjisiyle çalışır. Railgun ve elektromanyetik top gibi kinetik enerji silahları, patlayıcı başlıklar kullanmazlar. Bunlar, yüksek hızlarda mermileri doğrudan hedefe göndererek kinetik enerjiyi kullanarak hasar verirler.
Çalışma Prensibi:
Geleneksel bir topun barut gazı tarafından oluşturulan basınçtan yararlanmasına karşılık, railgun bir elektromanyetik güç kaynağından enerji alır. İki adet iletken ray arasında bir mermi yerleştirilir ve güç kaynağı, raylar arasındaki manyetik alanı oluşturur. Bu alan, mermiyi rayların üzerinde hareket ettirir ve hızlandırır. Raylar üzerindeki elektrik akımı, manyetik alanı oluşturur ve bu alan mermiyi hızlandırmak için kullanılır.
Railgunlar, manyetik alanlarla yüklenmiş mermileri hızlandırarak ateşler. Bu yüksek hızlar, ses hızından çok daha yüksek olabilir. Örneğin, ABD Donanması'nın geliştirdiği bir railgun prototipi, mermileri yaklaşık Mach 7 (yaklaşık 8,6 kilometre/saniye) hızına kadar çıkartabiliyor. Bu, ses hızının 7 katıdır (Mach 1).
Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı'nın (DARPA) üzerinde çalıştığı hipersonik araç platformunun da benzer bir potansiyeli vardır. Bugüne kadar yapılan testlerde sadece Mach 10 civarında hızlara ulaşabildi, ama DARPA en az Mach 20 hızını hedefliyor. Eğer DARPA'nın aracı, maksimum 5500 kg yüküyle yüklenip hedefe Mach 20 hızla çarpsaydı, açığa çıkan enerji yaklaşık 31 ton TNT'ye eşdeğer olacaktır [5].
Tungsten Çubuk Demetleri
ABD, RAND Corporation'ın 1950'lerde tungsten çubuklarını kıtalararası balistik füzelerin (ICBM'lerin) üzerine yerleştirme önerisinden beri bu olguyu yapay olarak yaratmayı düşünmüştür. 2002 yılında, RAND Corporation, olası bir çubuk tabanlı KEW (Kinetic Energy Weapon) silah sisteminin nasıl görünebileceğini detaylandıran bir rapor yayınladı. 2003 yılında, ABD Hava Kuvvetleri, hipervelositeli çubuk demetlerinin gelecekteki bir silah sistemi hedefi olarak geliştirilmesini detaylandırdı. Bu konsept, bir KEW'in ABD'nin dünya genelindeki yer sistemlerine uzaydan saldırmasına ve konvansiyonel güçlerin operasyonunu sınırlandıran herhangi bir anti-erişim ortamını azaltmaya yardımcı olabileceğini öngörüyor.
169 ton ağırlığındaki bir tungsten çubuğun, Mach 50'de (61.000 km/s) enerji açığa çıkışı tek bir noktada yaklaşık 4 kiloton (kT) TNT'ye eşdeğerdir. Tungsten çubuğu çarptığında, çubuğun önemli bir kısmı buharlaşır ve 6.000 Fahrenheit dereceden daha yüksek sıcaklıklarda kendiliğinden yanmaya başlayan tungsten buharı veya parçacıkları bırakır. Eğer bu yanma bir barınak gibi kapalı bir alanda gerçekleşirse, oluşan ateş topu çarpışmanın yarattığı yıkıma eklenebilir.
Yerli Elektromanyetik Fırlatma Sistemi SAPAN:
Ülkemizde, diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi elektromanyetik fırlatma sistemleriyle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan birisi de TUBİTAK SAGE tarafından geliştirilmiş bir sistem olan SAPAN’dır. SAPAN, mühimmatların sadece elektrik enerjisiyle hızlandırılarak atılması için kullanılan bir sistemdir. Benzer teknoloji aynı zamanda elektromanyetik katapult olarak uçak gemilerinde ve uydu fırlatma sistemlerinde kullanılmaktadır. Testleri 2014 yılında yapılan SAPAN’ın ilk prototipi 2016 yılında halka tanıtılmıştır. Sistem hedefleri hakkında daha önce yapılan açıklamalarda namlu çıkış hızı 2040 m/s, namlu çıkış enerjisi ise 1 MJ (Megajul) olarak açıklanmıştı. TÜBİTAK SAGE tarafından yapılan son açıklamaya göre sistem namlu çıkış hızı 2070 m/s, namlu çıkış enerjisi ise 1.3 MJ olarak tamamlandı [6].
Orhun Onar
Kaynaklar:
[1]:https://en.wikipedia.org/wiki/Star_Wars_sources_and_analogues#:~:text=Lucas%20even%20said%20in%202005,democracies%20get%20turned%20into%20dictatorships.
[2]: https://en.wikipedia.org/wiki/Strategic_Defense_Initiative
[3]: https://en.wikipedia.org/wiki/Kinetic_energy_weapon
[5]: https://thesimonscenter.org/wp-content/uploads/2017/05/IAJ-8-2-2017-pg62-68.pdf
[6]: https://www.defenceturk.net/sapan-elektromanyetik-firlatma-sistemi-basariyla-tamamlandi