Sektörel Tarih: Turgutça’dan Dragut’a, Turgut Reis’in Öyküsü
Batılı kaynaklarda “Dragut” şeklinde de anılan Turgut Reis, Akdeniz’de Osmanlı egemenliğinin tesis edilme sürecinde büyük rol oynayan, kıymetli bir denizcidir. Batılı hasımlarının gözündeki intibasını anlamak için “Dragon” ve “Turgut” isimlerinin birleştirilmesiyle oluşturulan “Dragut” lakabına bakmak dahi yeterli olacaktır.
Yaklaşık olarak 1485 yılında Bodrum’da doğduğu düşünülen Turgutça, çiftçi bir aileden gelmektedir. Denizciliğe başlaması ise Akdeniz’de dolaşıp sahile adam salarak levend toplayan Türk korsan gemilerinden bir tanesine katılmak suretiyle olmuştur. Katıldığı kadırgada, genç yaşına rağmen kısa sürede yetenekleri ile ön plana çıkmayı başarmıştır. Böylelikle Turgutça’dan Dragut’a giden yolda, Türk denizcilik tarihinin en önemli isimlerinden bir tanesi olmak için ilk adımlarını atmıştır.
Diğer pek çok Türk korsanı gibi Turgut Reis de İspanya’da zulüm gören müslüman halka yardım etmek üzere çaba göstermiştir. Sonraları bizatihi Şehzade Korkud’un himayesini kazanan Turgut Reis, Cezayir’e Hızır ve Oruç Reis’in yanına gönderilmiştir. Burada Barbaros Hayrettin Paşa’nın sağ kolu olmuş, Preveze Deniz Savaşı’nda ihtiyat filosunu kumanda etmiştir. Hatta ve hatta rivayet odur ki; Barbaros Hayrettin Paşa, Turgut Reis’ten “Benden büyük denizcidir.” diyerek sitayişle bahsetmiştir.
Turgut Reis; Andre Doria’nın yeğeni olan Jan Doria tarafından 1540 yılında düzenlenen ani bir saldırıda, Korsika Adası’nın Firoleto limanında, Salih Reis ile birlikte esir düşmüş ve bir süre forsalık yapmıştır. Fakat Barbaros Hayrettin Paşa’nın, sağ olduklarını öğrendiğinde Akdeniz’de tüm gemileri aratmaya başlaması Cenevizlileri telaşa sürüklemiş, bunun sonucunda da forsalık hayatı bitip Cenova’da mahkumiyeti başlamıştır. Kurtuluşu ise ancak 1544 yılında mümkün olmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle, Fransızlara yardım etmek üzere Türk donanmasının Toulon’da kışladığı sırada, Cenova abluka altına alınmıştır. Salih Reis ile Turgut Reis’in bırakılması, aksi takdirde bütün şehrin yıkılacağı tehdidinin karşı tarafa ulaştırılmasıyla her iki reis de 3.000 altın tazminat karşılığında salıverilmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa’nın ölümünün ardından da 1947’de Turgut Reis’e Akdeniz levendleri kaptanı unvanı verilmiştir.
Turgut Reis’in üs olarak kullandığı Cerbe Adası, Andre Doria kumandasında bir donanmayla kuşatılarak Turgut Reis tekrar esir edilmek istenmişse de bu girişim, Piyale Paşa’nın yardımıyla tam bir fiyaskoya dönüşmüş ve Turgut’un esir düşüşünü izlemek üzere gelen, içi soylularla dolu bir geminin zapt edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Vezirazam Rüstem Paşa ile yaşadığı husumete karşın devlete küsmeyerek, haçlıların elinde olan Trablusgarp’ın fethine katılan Turgut Reis, kendisine vaadedilen beylerbeyilik görevine de fetih sonrası yine Rüstem Paşa ve Sinan Paşa’nın muhalefeti dolayısıyla ulaşamamıştır. Bunun üzerine, Kanuni ile doğrudan görüşmüş, problemleri kendisine aktararak hakkını aramış ve Trablusgarp Beylerbeyi unvanını alarak 11 yıl görev yapmıştır.
Son olarak Turgut Reis, Kanuni Sultan Süleyman tarafından, Malta Seferi’ne katılmak üzere, 1565’te görevlendirilmiştir. Malta adası, Akdeniz’de mutlak Türk egemenliğinin sağlandığı zaman aralığında, Rodos’tan kurtulan şövalyelerin üssü haline geldiği için Payitaht’ta rahatsızlık yaratmıştır.
Aslen Cezayir Beylerbeyliği sırasında Turgut Reis, iki defa Malta adasını almaya niyetlenmesine rağmen amacında muvaffak olamamış ve planlarını ertelemek zorunda kalmıştır. Bardağı taşıran son damla ise saray eşyalarını taşıyan bir Türk gemisinin Zanta ile Kefalonya adaları arasında Maltalı korsanlarca zapt edilmesi olmuş ve Malta seferinin yapılmasına yol açmıştır.
Harekata katılan Türk güçleri; Trablusgarp, İskenderiye ve Cezayir’den gelenlerle birlikte 236 gemi ve 36.000 askere tekabül etmektedir. Ancak harekatın başında, Dördüncü Vezir Mustafa Paşa ile Piyale Paşa arasında meydana gelen münakaşa, savaşın kaybedilmesine yol açmıştır. Kanuni’nin emirlerine karşın, Turgut Reis’in gelmesini beklemeden Mustafa Paşa muharebeye girişmiş, üzerine ilk olarak Saint Elmo kalesine taarruz edilmesi gerekirken farklı bir yönde hücuma geçmiştir.
Bu yanlışlığı bölgeye gelir gelmez fark eden Turgut Reis, ilk iş olarak Saint Elmo üzerine taaruza başlamış, bu esnada da bir şarapnel parçasıyla başından yaralanmıştır. Ancak vefatı ile ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlerden bir tanesi yaralandığında şehit olduğu yönündeyken, diğeri ise dört gün dört gece yaralı olarak yattığı, beşinci gün Saint Elmo’nun düşdüğünü öğrendikten sonra vefat ettiği şeklindedir.
Turgut Reis’in 80 yaşında ebediyete intikal etmesinin de etkisiyle; deniz mevsimi geçmekte olduğu, erzak azaldığı ve Avrupa’dan yardımcı kuvvetlerin gelme ihtimali arttığı için Malta muhasarası kaldırılmıştır. Turgut Reis’in naaşı ise Trablusgarp’a nakledilerek burada defnedilmiştir.
Kaynakça:
- 1. Turgut Reis Türk Denizcilik Tarihi Sempozyumu
- Turgut Reis Nasıl Kurtuldu?/ Popüler Tarih
- Turgut Reis ve Malta Kuşatması/ Türk Dünyası Tarih Dergisi
- Trablusgarp Beylerbeyi Turgut Reis/ Türk Dünyası Tarih Dergisi
- Turgut Paşa/ Fevzi Kurtoğlu
- Turgut Reis/ Ali Rıza Seyfi
- Turgut Reis Nerelidir?/ Cavit Aker