Ali Kuşçu’nun Hayatı ve II. Mehmed’in Müspet İlime İlgisi

Ali Kuşçu’nun Hayatı ve II. Mehmed’in Müspet İlime İlgisi

Doğu’da bilimsel açıdan gerileme yaşandığı bir sırada, Maveraünnehir’de dünyaya gelen Ali Kuşçu, hem Avrupa’da hem de Asya’da tanınmış bir bilim insanıdır. Öncelikli olarak astronomi ve matematik alanlarında çalışan Kuşçu’nun lakabını, babasının Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olması dolayısıyla aldığı düşünülmektedir. Tam adı ise Alâeddin Ali b. Muhammed’dir.

Timurlenk’in torunu olan Uluğ Bey (bin Şahruh)’in Türkistan ve Maveraünnehir emirliği sırasında Semekrand’da öğrenimine başlayan Ali Kuşçu, Kadızade-i Rumi’den ve Uluğ Bey’den matematik ile astronomi dersleri almıştır. Ancak daha sonrasında öğrenimine devam etmek maksadı ile gizlice Kirman’a gitmiştir. Burada gerçekleştirdiği çalışmalar vesilesiyle de İslam dünyasında ve Maveraünnehir’de üne ulaşmıştır.

Uluğ Bey’in de takdirini kazanan Ali Kuşçu, kadızade’nin ölümü sonrası Semerkand Rasathanesi Müdürü olmuştur. Semerkand seyyahlar için bir cennet olmanın ötesinde, bu dönemde uygarlığın iktisadi açıdan da güçlü olan önemli merkezlerinden bir tanesidir. Buhara ile birlikte Maveraünnehir’in başlıca şehirlerinden olan Semerkand, Batı Türkistan’da Soğd ırmağının güney kıyısında aynı adı taşıyan eyaletin de merkezidir. Bugün, Özbekistan sınırları içerisinde bulunan Semerkand’ın en büyük imar dönemi, Timurlular saltanatı ile beraber, 1369’dan itibaren başlamıştır. Semerkand’ın bu duruma erişmesi üzerinde, Uluğ Bey’in matematik ve astronomi bilmesinin etkisi de büyüktür.

Babası Şahruh’un vefatı üzerine, gürgani tahtına geçen Uluğ Bey’in 1450’de oğlu Abd al-Latif’in ihaneti ile katledilmesini müteakiben Semerkand Rasathanesi de yerle bir edilmiş ve Ali Kuşçu da bu olay sonrası Tebriz’e gitmiştir. Daha sonra ise Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’dan gördüğü muamele dolayısıyla onun nezdinde kalmayı tercih etmiştir. Fakat, Uluğ Bey’in ölümünün ardından hacca gitme bahanesiyle ülkeden ayrılan Ali Kuşçu’nun Tebriz’de ne işle meşgul olduğu tam olarak bilinmemektedir. Tahminler ise Uzun Hasan’ın 1300’lü yıllarda Gazan Han tarafından Tebriz’de inşa ettirilen rasadhaneyi tekrar canlandırmak istediği ve Ali Kuşçu’ya da bu yüzden ihtiyaç duyduğu yönündedir.

Takip eden süreçte Akkoyunlular ile Osmanlı arasında sulhun temini için elçi olarak görevlendirilen Ali Kuşçu, dönemin Osmanlı Padişahı II. Mehmed ile görüşmesinde, medresede hocalık yapma teklifi almış ve Tebriz’e dönüp görevini tamamladıktan sonra, payitahta geri gelmiştir.

Osmanlı’da müspet ilimlerin icrası açısından değerlendirildiğinde tarihi bir kırılma noktası olan Fatih Sultan Mehmed’in hanedanlığı, imparatorluğun o zamana kadarki yaklaşık 150 yıllık tarihinde eşi görülmemiş bir ilim anlayışı oluşmasını sağlamıştır. Fatih Sultan Mehmed’e kadar, Osmanlı’da  Selçuklu medreselerinde olduğu gibi kelam, fıkıh ve mantık çalışmaları icra edilmiştir. Fatih’in İstanbul’u fethi ile birlikte imparatorluk içerisinde sanatsal ve kültürel faaliyetlerde ciddi bir artış yaşanmıştır. İlim ve felsefe tarihindeki en önemli konular üzerinde, çevresindeki alimleri tartışmaya ve mevcut eserleri incelemeye teşvik eden Fatih Sultan Mehmed, edebiyata da hayli meraklı olup, Avni mahlası ile şiir yazmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ortaçağ matematik ve astronomisinin en parlak olduğu dönem, Fatih zamanında Türkistan’dan İstanbul’a gelen Ali Kuşçu ile başlar. Öte yandan, Fatih Sultan Mehmed’in Ali Kuşçu’ya verdiği değerin olağan dışılığının anlaşılabilmesi açısından, kendi döneminde, astronomi ve matematiğin “ulumu cüz’iye (küçük ilim)” olarak tanımlandığını da belirtmek gerekmektedir.

Ali Kuşçu, Fatih’in Uzun Hasan seferi sonrası, Ayasofya Medresesine müderris tayin edilmiştir. Ayrıca burada verdiği dersler, dönemin önemli matematikçilerinden bir tanesi ve aynı zamanda İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey’in oğlu olan Sinan Paşa tarafından da öğrencisi Molla Lütfi aracılığıyla takip edilmiştir.

En önemli iki eserini aritmetik ve astronomi alanında veren Ali Kuşçu’nun İstanbul’da gerçekleştirdiği çalışmaları, matematik ile astronomi ve dini felsefe şeklinde iki gruba ayırmak mümkündür. Ayrıca vurgulanmalıdır ki Ali Kuşçu, İstanbul’da saygı gördüğü kadar kimi çevrelerce tepkiyle de karşılanmıştır.

Ali Kuşçu, pek çok İslam bilim adamı gibi hey’et, hesap, kelam, sarf ve nahiv, tefsir, vaz, vaz ve istiare, tarih, lugat gibi alanlarda kitaplar ile risaleler yazmıştır. Semerkand’da, Farsça kaleme alınan Risale Fi’l Hey’et, Ali Kuşçu’nun ülkemizde en çok ilgi gören eserlerinden bir tanesidir. Risale Fi’l Hesap da Ali Kuşçu’nun Semerkand’da Farsça yazdığı diğer bir eserdir. Bu eser aynı zamanda, Fatih Sultan Mehmed’in Uzun Hasan seferi sırasında yine Ali Kuşçu tarafından Arapça’ya tercüme edilerek ve çeşitli eklemeler yapılarak zafer günü padişaha takdim edilmiştir.

Ali Kuşçu Sahn-ı Sehman müderrisliğinin ardından, Ayasofya müderrisliğine atanmıştır. Kuşçu’nun Ayasofya Medresesinde verdiği astronomi ile matematik dersleri, İstanbul uleması tarafından rağbet görmüştür ve aslen Sinan Paşa’nın dersleri takibinin de Fatih tarafından istenildiği düşünülmektedir. Öte yandan Kuşçu, Semaniye medreselerinin programının tanzimine de memur edilmiştir.

İstanbul Fatih’de Sıbyan mektebi dolaylarında bir güneş saati yaptığı söylenen Ali Kuşçu; Batlamyos tarafından tayin edilmiş olan İstanbul'un tûl ve arz derecesini yeniden hesaplamıştır. Bu hesaplamalarda da merkez noktası olarak Ayasofya’nın kubbesini esas tuttuğu zannedilmektedir.

Astronomi ve matematik alanlarının yanı sıra dilbilim üzerine de bazı çalışmalar gerçekleştiren Ali Kuşçu, İstanbul’a ikinci ve son defa yerleşmek üzere gelişinin ardından iki yıl daha yaşamıştır. 16 Aralık 1474 yılında ölen ve Eyüpsultan Camii yakınlarına gömülen Ali Kuşçu’nun adına Edirne’de bir mahelle, mescid ve medrese kurulmuştur. Kabri 1815- 1819 yılarına kadar korunmuş ancak sonra kaybolmuştur.

Kaynakça:

  • Ali Kuşçu/ Prof. Dr. Muammer Dizer- Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
  • Ali Kuşçu Bibliyografyası/ Müjgan Cunbur- Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Genel Müdürlüğü Yayınları
  • Türk Pozitif İlimler Tarihinde Bir Bahis Ali Kuşçi Hayatı ve Eserleri/ Prof. Dr. Süheyl Ünver- İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Monografileri
  • Ali Kuşçu/ Ahmet Kankal- Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi
  • Ali Kuşçu ve Risâle fî vaz‘i’l-müfredât’/ Abdullah Yıldırım- İslam Araştırmaları Dergisi
  •