Yaşama Tutunmak Gerek: Rüzgar Yükseliyor (The Wind Rises) Filmi
Hayao Miyazaki’nin emekli olmadan önce çektiği son filmi Rüzgar Yükseliyor; Japon uçak tasarımcısı Jiro Horikoshi’nin, 1923 Kanto Depremi, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı’nı kapsayan hayatını konu alıyor. Jiro, çocukluk yıllarından itibaren uçaklara büyük bir hayranlık besliyor, ne var ki pilot olamayacak kadar miyop. O da uçak tasarlamayı kafasına koyuyor.
Öğretmeninden aldığı havacılık dergisinde, İtalyan uçak tasarımcısı Kont Giovanni Caproni’yi görmesiyle bir anlamda hayatı değişiyor. Jiro’nun rüyalarında, Kont Caproni’yle birlikte aerodinamiği konuşmak için uçakların kanadına tırmanıyorlar. Hatta, Kont Caproni’nin ünlü uçan gemisi, Caproni CA 60 Noviplano’ya da yer veriliyor. Gerçek hayatta, iki test uçuşunda da havalanamamış dev uçağı, havada yolcularıyla birlikte süzülürken görüyoruz. Bu nedenle Caproni Jiro’ya, “Uçaklar, güzel hayallerdir” derken haksız sayılmaz.
Jiro’nun çıktığı bu macerada tek bir amacı var, o da uçak tasarlamak. Yine de etrafında olup bitenleri, dünyanın karışık durumunu göremeyecek kadar kendisini bu maceraya kaptırmıyor. Japonya’nın teknolojik olarak dünyanın geri kalanından 10-20 kadar geride olduğunun farkında. Uçaklar test uçuşuna götürülürken, hala öküzler tarafından çekiliyorlar. Daha temel bir problem olarak, uçaklar metalden değil de tahtadan yapılıyor. Durum böyleyken, Amerika ya da Almanya gibi ülkelerin teknolojileriyle nasıl başa çıkabilirler? Ek olarak, Büyük Buhran sırasında ve sonrasında yaşanan sıkıntılar büyük. İnsanlar köylerinden çıkıp, iş bulabilmek için akın akın şehirlere göç ediyorlar. Japonya’nın bütün bu buhranlı zamanlarından sonra, Jiro’yu üniversiteyi bitirmiş genç bir mühendis olarak görüyoruz. Mitsubishi’de işe giriyor ve uçak teknolojisi hakkında bilgi edinmek üzere Almanya’ya gidiyor.
Filmdeki olayların büyük çoğunluğu, 1920’ler ile 1930’larda gelişiyor. Hepsi, İkinci Dünya Savaşı’na hazırlık aslında. Rüzgar Yükseliyor, savaş karşıtı bir film aslında. Bunu, ilk sahnelerden birinde zorbalık yapan bir çocuğa Jiro’nun “Dövüşmenin, asla haklı bir yanı olamaz” demesinden de anlayabiliyoruz. Öte yandan, Miyazaki’nin savaşta kullanılan uçaklara ve Jiro’nun karakterine bakışı, iflah olmaz bir iyimserlikle dolu. Bu uçakların asıl kullanılış amacından çok, havada süzülüşlerine odaklanmayı tercih ediyor. Film boyunca, Jiro’nun bir pasifist olduğu vurgulansa da bu, Jiro’ya tamamen Miyazaki tarafından eklenmiş bir özellik.
Evet, uçaklar güzel hayaller. Ancak Jiro, savaşın en ölümcül silahlarından biri olan A6M Zero’nun tasarımcısıydı. Kont Caproni ise kariyerinin çoğunu bombardıman uçakları tasarlayarak geçirdi. Tasarladığı uçakların, yolcu uçaklarına yaptığı akınlar felaketti. 78 yaşındaki usta yönetmen Miyazaki, sinema hayatı boyunca Prenses Mononoke, Komşum Totoro gibi filmleriyle çocukların dünyasını renklendirdi. Ancak emekli olmadan önce çektiği son ve daha çok biz büyüklere hitap eden filmi, rüya ve gerçeklik arasındaki ironileri ustaca inceleyen bir örnek. Sonuçta hayalperestler, kabuslar da yaratabilirler.
Rüzgar Yükseliyor filminde, Jiro Horikoshi’nin gerçek hayatı hakkında çok az şey belgeleniyor. Bir yabancının gözünden, Horikoshi'nin gerçek yaşamı, filmde gösterilenden daha az çalkantılı. Örneğin, Jiro’nun eşinin tüberküloz olma hikayesi gerçek değil. Tatsuo Hori’nin aynı adlı kısa öyküsünden esinleniliyor. Bununla birlikte, Jiro Horikoshi, 1970 yılında A6M Zero uçağıyla ilgili bir kitap yazdı. Ne var ki Mitsubishi Eagles: The Story of the Zero Fighter kitabı, havacılık dinamikleriyle ilgilenmeyenlerin keyif alacağı türden değil.
Rüzgar Yükseliyor filminde öne çıkan nokta; Miyazaki’nin görece sıkıcı ve yer yer korkunç bir hikayeyi, havacılığa ilgisi olmayanların bile kalbini büyüleyecek bir sinema eserine dönüştürme kabiliyeti. Birebir ele alınmıyor olsa da Jiro’nun hikayesi, Miyazaki ve Studio Ghibli filmlerini seven nesillere aktarılmaya devam edecek.