Dünyanın Değil, İnsanlığın Sonu: Kumsalda

Dünyanın Değil, İnsanlığın Sonu: Kumsalda

Bu sonuncusunda buluşma yerlerinin

El yordamıyla aranıyor

Ve kaçınıyoruz konuşmaktan

Yığılmış kıyısına bu kabarmış nehrin 

- Oyuk Adamlar, T.S. Eliot

 

İngiliz yazar ve havacılık mühendisi Nevil Shute’nin 1957 yılında yazdığı Kumsalda, apokaliptik bir öyküyü ele alır. İki dünya savaşına tanık olan Shute, Soğuk Savaş’ın en şiddetli yıllarında karanlık bir gelecek tasvir eder. Kaçınılmaz kıyameti bekleyen bir avuç insanın, bu durumla nasıl başa çıktığı, bu insanların peşinden gittikleri değer ve zevkler gibi temalar işlenir.

Öykü, 1963 yılında Avustralya’da geçer. Büyük bir nükleer savaş olan Üçüncü Dünya Savaşı yaşanmış ve kuzey yarım küredeki tüm yaşamı yok etmiştir. Radyoaktif bulut yavaş yavaş güney yarım küreye ilerlemektedir. Hayatta kalan bir avuç insan ise kaçınılmaz sonu beklemektedir. Hayatta kalanlardan biri olan Amerikalı denizaltı kaptanı Dwight Towers, karısı ve çocuklarının hayatlarını kaybettiği gerçeğini inkar etmeyi tercih eder.

Ancak, Amerika’nın Seattle kentinden gelen gizemli ve anlaşılmaz bir mors sinyali her şeyi değiştirir. Radyasyonla kirlenmiş bölgelerde birilerinin yaşıyor olması umuduyla, Avustralya hükümeti, Dwight Towers’a son nükleer denizaltılardan biri olan USS Scorpion’u kuzey yarım küreye götürmesini ve sinyali gönderen kişiyi bulmasını emreder. Bu yolculuk esnasında Avustralya’daki Queensland, Cairns, Kuzey Toprakları ve Darwin gibi liman bölgeleri de ziyaret edilir; ancak sağ kalan kimse bulunamaz.

İnsanlığın sonuna dair bir roman için Kumsalda’nın fazla sessiz olduğu söylenebilir. Kitabı karakterize eden de aslında budur: Ölümü beklerken makul ve masum bir eğlence arayışı.

Her karakterin kendine has zevkleri vardır. Mary Holmes bahçesiyle ilgilenir, Dwight Towers çalışmaktan hoşlanır, Dougles Froude ise kaçınılmaz son gelmeden başladığı limanı bitirmelidir. Kitabın büyüleyici yönü, her bir karakterin son isteklerini gerçekleştirmek için kararlı bir çaba içine girmesidir. Buna rağmen, hiçbir zaman kendi istekleri için başkasını tehlikeye atmaz veya rahatsız etmezler. Toplumdan geriye kalan birkaç insan, mutlu bir hedonizm dalgasına kapılıp gider. Birçoklarının kitabı eleştirdiği nokta tam da burasıdır. Herkesin olacakları kabullenmeyeceği, büyük bir huzursuzluk ve şiddet ortamı doğacağı savunulur. Ancak, kitaba ilham kaynağı olmuş T.S. Eliot’un Oyuk Adamlar (The Hollow Men) şiirinde de söylediği gibi, “İşte böyle kopar kıyamet. Gümbürtüyle değil, iniltiyle.”