Sektörel Tarih: Katip Çelebi ve Dönemin Düşün Dünyasındaki Yeri
Gençlik yılları imparatorluğun dört bir köşesinde seferlerle geçmiş olmasına karşın; ilimle alakadar olmayı en büyük ve mukaddes savaş olarak gören Katip Çelebi, milleti kurtaracak tek yolun da bu olduğuna kanaat getirmiş olup, 17’nci yüzyıl Türk ilim dünyasının en önde gelen isimlerinden ve bibliyografya alimlerinden bir tanesi haline gelmiştir. Bilimsel açıdan ele alındığında Katip Çelebi’nin en önemli özelliklerinden bir tanesi, Avrupa’nın düşünsel üstünlüğünü fark etmiş olmasıdır.
Esas adı Mustafa olan Katip Çelebi, Avrupa’da “Hacı Kalfa” olarak bilinmektedir. Kendisini sürekli okumaya ve öğrenmeye teşvik eden babası Abdullah, , gençliğinde Enderun’da eğitim görmüş bir silahtarlar zümresi mensubudur.
Katip Çelebi uzun bir süre sıradan şekilde öğrenimine devam edip, 14 yaşında Silahtarlar Bölüğüne girerek asker olmuştur. 1623’te Abaza Paşa ayaklanmasını bastırmaya giden birlikte bulunmuş, 1625’te ise Bağdat seferine iştirak etmiştir. Bağdat seferinden dönerken de Babası Abdullah’ın vefat haberini almıştır. Sonraları Diyarbakır’da, babasının bir dostu olan Mehmet Halife’nin aracılığıyla Süvari Mukabelesi Kalemi’ne girmiştir.
1628’de, Erzurum Seferi’nin ardından eğitimine devam etme kararı veren Katip Çelebi, Kadızade Efendi’nin derslerine katılmaya başlamış ve Arapça da öğrenmiştir. Fakat Hemedan ve Bağdat seferleriyle, eğitim hayatı yine sekteye uğramıştır. İstanbul’a geri döndüğünde ise derslerine eğilmiş ve Tefsir ile Kelam okumuştur.
Katip Çelebi müteakiben 1633’te Halep ve 1634’te de Revan seferlerine katılmıştır. Revan seferi, Katip Çelebi’nin son seferi olmuş, sefer sonrası hayatını tamamiyle ilmi çalışmalara ayırmıştır. Dolaştığı yerlerden bol bol kitap temin eden Katip Çelebi, bibliyografya ve tarih eserlerini yoğun şekilde okumuştur. Abdullah Efendi adındaki bir bilginden de Kozmoğrafya, Geometri ve Matematik üzerine dersler almıştır.
1648 yılında, “Takvim üt-Tevarih” adlı eserini, Şeyhülislam Abdurrahim Efendi’nin aracılığıyla Sadrazam Mehmet Paşa’ya sunan Katip Çelebi, takiben de Başmukabelecilik Kaleminde İkinci Halifelik görevine tayin edilmiştir. Bu tayin sonrası, Avrupa’da da bilinen “Hacı Halife” ünvanını almıştır.
Yunus Çelebi adında bir de oğlu olan Katip Çelebi, 26 Eylül 1657 tarihinde, henüz 50 yaşını doldurmadan beklenmedik şekilde vefat etmiştir.
Cihannüma adlı eseriyle, büyük bir coğrafyacı olduğunu gösteren Katip Çelebi, oldukça geniş bir alanda, güçlü bilgi birikimine sahiptir. Yalnızca Doğu bilimleri ile yetinmeyen ve Batı’nın kaynaklarından da mümkün olduğu kadar istifade etmeye çalışan Katip Çelebi; fikir hürriyeti bakımından çağdaşlarından ayrılmakta olup, 17. Yüzyıl düşünce dünyasında olağan dışı bir yaklaşımın temsilcisidir. Hayatı boyunca yirmiden fazla eser kaleme almış, kendi eserlerinin yanı sıra Levami in-Nur, Tarih-i Frengi ve Revnak us-Saltanat gibi tercüme çalışmaları da yapmıştır. Ayrıca eserlerinden bir kısmı Batı dillerine çevrilerek, Avrupa’da basılmış, bu yönüyle de uluslararası bir bilim insanı haline gelmiştir.
Katip Çelebi’nin bilim dünyasında isim yapmasını sağlayan en büyük eseri “Keşf üz-Zumun”dur. Bu eser; din, edebiyat, tarih, coğrafya, sosyoloji ve teknik bilimler üzerine yedi asırlık dönemde Türkçe, Arapça ve Farsça yazılmış olan hem en ünlü hem de en önemli binlerce kitabın adını kapsayan bir bibliyografya ansiklopedisidir. Katip Çelebi’nin diğer eserlerine de kısaca bakış atmak gerekirse; Keşf üz-Zumun’un ardından en tanınmış eserleri ise Cihannüma, Takvim üt-Tevarih ve Fezleke’dir.
Cihannüma, kendi devri içerisinde, pozitif ilim anlayışına uygun olarak yazılmış ilk Coğrafya kitabı olma özelliğini barındırmaktadır. Bu gün değerlendirildiğinde dahi Anadolu ve Rumeli coğrafyasına dair değerli bilgiler içeren Cihannüma, Osmanlı bilim dünyasında kıymetli bir yere sahiptir.
Takvim üt-Tevarih ise kronoloji türünde bir eser olup, eski devirlerden 1648 yılına kadar olayları sıralayan bir takvim niteliği taşımaktadır.
1591- 1654 yılları arasındaki Osmanlı tarihinin siyasi olaylarını ve bu tarih aralığında ölen bilim insanları ile sanatkarları konu alan Fezleke; Arapça Fezleke’nin bir devamı niteliğindedir. Fezleke, bir yönüyle dönemin fikir yapısının anlaşışabilmesi açısından da önem arz etmektedir. O dönemde, padişah ve devlet ricalinin yazılmasından memnun olmayacakları bazı olaylardan hiç bahsedilmemesi gerektiği yönünde görüşler bulunsa da Katip Çelebi bu anlayışı tenkid ederek, tarafsız bir bakış açısıyla eserini kaleme almaya çalışmıştır.
Kaynakça:
- Katip Çelebi ve Fikir Hayatımız/ Hilmi Ziya Ülgen
- Katip Çelebi, Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler/ Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
- Katip Çelebi/ Ahmet Refik
- Katip Çelebi, Hayatı/ Fahri Derin
- Katip Çelebi 1609- 1657/ Türk Dili
- Katip Çelebi/ Yücel
- Katip Çelebi ve Bilimler: Keşfü'z-zunun'un Mukaddimesinde "el-Ilm" Kavramı/ Dr. İlhan Kutluer
- Katip Çelebi’nin Penceresinden Osmanlı Devlet ve Toplum Hayatına İlişkin Bazı Düşünceler/ İsmail Özçelik
- Tarihi Coğrafya Bakımından Önemli Bir Kaynak: Cihannüma/ Mesut Elibüyük
- Pîrî Reis’ten Kâtip Çelebi’ye Osmanlı’nın Dünya’ya Bakışı/ T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü