Yakın Hava Desteği Görevlerinde Sabit Kanatlı Hava Araçlarının Kullanımı
Yakın hava desteği dost unsurlara yakın mesafede bulunan tehditlerin insanlı- insansız, döner kanatlı ve sabit kanatlı hava araçlarıyla imha edilmesine yönelik bir görev türüdür. Bu yazıda ise sadece insanlı sabit kanatlı hava araçlarının görev profillerine ve güncel yönelimlere değinilecektir.
Hem savunma hem de taarruz amacıyla icra edilen yakın hava desteği görevleri, yer birlikleri ile uçar unsurların yakın iş birliğini ve temasını gerektirmektedir. Ayrıca yakın hava desteğinin etkin şekilde yürütülebilmesi için kompleks bir komuta- kontrol yapısına da ihtiyaç duyulmaktadır. Bu aynı zamanda, çevresel hasarın düşürülmesine de olanak tanımaktadır.
Döner kanatlı ve sabit kanatlı hava araçları, görünenin aksine, yakın hava desteği sağlama konusunda rakip değil birbirinin tamamlayıcısı konumundadırlar. Bu sistemlerin, bir diğerini her yönüyle ikamesi etmesi mümkün değildir. Yakın hava destek görevleri her iki tür hava aracı tarafından da genellikle ikili, üçlü ve dörtlü gruplar halinde gerçekleştirilmektedir. Ancak insansız sistemlerde görev kurgusu farklılık göstermektedir.
Bir yakın hava desteği görevinin başarısına etki eden birden fazla dahili ve harici etken vardır. Bunlar kısaca şu şekilde sıralanabilir:
-
Hava üstünlüğünün kurulması: Operasyonun yürütüleceği bölgede hava üstünlüğünün sağlanmış olması hayati öneme haiz bir husustur. Zira bu durum, dost hava unsurlarının görevlerini etkin şekilde icra etmesini sağlayacağı gibi, dost yer birliklerinin de hasım hava unsurlarınca tehdit edilmesinin önüne geçecektir.
-
Düşman hava savunma sistemlerinin bastırılması: Hasım coğrafyada icra edilen yakın hava destek operasyonlarında, operasyonun başarısı ve hava araçlarının bekası için düşman hava savunmasının bastırılması gerekmektedir. Aksi halde operasyonun aksaması ya da platform kaybının yaşanması mümkündür.
-
Hedef işaretleme yapılması: Yakın hava desteği görevinin etkinliğinin arttırılması açısından hedef işaretleme yapılması büyük fayda sağlamaktadır. Mürettebata yardımcı olan ve taarruz hassasiyetini arttıran hedef işaretleme, günümüzde başka bir insanlı- insansız hava aracından yahut yer birlikleri tarafından yapılabilmektedir.
-
Hava şartlarının uygunluğu: Uygun hava şartlarında görevin icrası, hava aracı tipinden bağımsız olarak, görevin etkinliğine ve başarısına doğrudan etki etmektedir. Günümüzde ISR (intelligence surveillance and reconnaissance/ keşif gözetleme ve istihbarat) teknolojisini hava şartlarından bağımsız kılmak amacıyla farklı dalga boylarında çalışan kızılötesi kamera sistemleri ve sentetik açıklıklı radarlar gibi teknolojilerden yararlanılsa da halen hava harekatlarının başarısı üzerinde hava şartlarının etkisi bir hayli büyüktür.
-
Destek talebine süratle cevap verilebilmesi: Yer birliklerince hava desteği talebinde bulunulduğu zaman, talebe hızlı şekilde cevap verilebilmesi gerekmektedir. Birbirini takip eden talep ve kontrol prosedürleri, cevaplanabilirliği arttırmaktadır. Taleplerin hızla karşılanabilmesi için kullanılan farklı yöntemler vardır. Bu yöntemler; ileri üs bölgelerinde konuşlanma, bir gereklilik durumunda ani müdahalede bulunabilmek için yerde ya da havada hazır bekleme ve yetki aktarımı ile otorite bölümüdür.
-
Hedef tipine uygun mühimmatların kullanılması: Düşman hedeflerine arzu edilen seviyede nüfuz edilebilmesi ve etkisiz hale getirilmeleri için hedef tipine uygun mühimmatlar kullanılmalıdır. Örneğin açıktaki araçlar ile birliklere karşı serbest düşümlü genel maksat ve demet bombaları etkili olabilirken; berkitilmiş üslerin imhası veya nokta hassasiyetinde vuruşların gerçekleştirilmesi için lazer gibi güdüm teknolojileri kullanılmaktadır.
-
Birimler arası güçlü bir iletişimin tesisi: Güvenli ve ortak şekilde kullanılabilecek bir iletişim kanalı üzerinden; hava aracı mürettebatı, komuta birimleri, hava kontrolörleri, yer birlikleri ve diğer katılımcı unsurlar temas halinde olmalıdır.
-
Komuta kontrol yapısının göreve uygun olması: Yakın hava destek görevlerinde esnek bir komuta kontrol yapısına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yolla görevlendirmelerin- yönlendirmelerin yapılması, koordinasyonun sağlanması ve güncel tehditlere göre uyarıların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Yakın hava desteğinin, muharebenin seyrini etkileyecek kadar önemli olmadığı düşüncesinden hareketle, hava kuvvetleri nezdinde stratejik bombardıman, hava üstünlüğü ve erişim engelleme gibi kavramların sürekli gerisinde kalınmıştır. Ancak Alman Silahlı Kuvvetlerinin İkinci Dünya Savaşı’nda kurguladığı yıldırım harekatı stratejisi; piyade birliklerinin, zırhlı birliklerin ve Stuka pike bombardıman uçaklarının iş birliği üzerine kurulmuştur. Yıldırım Harekatı stratejisiyle Nazi Almanyası; Fransa’dan Rusya’ya, Polonya’dan Balkanlara süratli bir ilerleme kaydetmiştir.
Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nde İkinci Dünya Savaşı sırasında yakın hava desteği kavramı açısından tablo hiç de parlak değildir. Bütçe yetersizlikleri, yer ile uçar birlikler arasındaki iletişim eksikliği ve eğitim sorunları; yakın hava desteği görevlerinin başarı oranının, savaşın son iki yılına kadar düşük seyretmesine neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan güçlerince yakın hava desteğinin en etkin şekilde kullanıldığı yer Pasifik Cephesi’dir. Sebebi ise sık ormanlık yapının, yer birliklerinin hareketini güçleştirmesidir.
Kore ve Vietnam savaşlarının her ikisinde de başlangıçta yakın hava desteği kabiliyeti sınırlıyken, savaşın seyri esnasında ilerleme kaydedilmiştir. Özellikle Vietnam Savaşı öncesi dönemde, Amerika Birleşik Devletleri’nin nükleer ağırlıklı misilleme politikasına yönelmesi, savaşa girildiğinde Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin hazırlıksız yakalanmasına yol açmıştır.
Afganistan ve Irak’ta gerçekleştirilen operasyonlarda ise hem sabit kanatlı hem de döner kanatlı hava araçları, yakın hava destek görevlerinde yoğun olarak kullanılmışlardır. Fakat bu yoğun kullanım, sabit kanatlı hava araçları açısından ele alındığında, başta F-15 ve F-16 uçakları olmak üzere, bölgede görev yapan uçaklarda ciddi yorgunluklar oluşmasına sebep olmuştur. Ek olarak, yakın hava destek görevlerinin, aslen silahlı keşif görevlerine çok benzemesi ve taarruzdan ziyade gözetleme ağırlıklı bir görev profilinin olması, bu işi üstelenebilecek, A-10 Thunderbolt II’nin de halefi olacak düşük maliyetli bir platformun tasarlanması için Amerikan yetkilileri teşvik etmiştir. OA-X adı verilen mevzubahis projeyle elde edilecek en önemli iki çıktı, mevcut 4’üncü ve 5’inci nesil muharip jet uçaklarının görev ömürlerinin uzatılması ve mali tasarruf sağlanması olacaktır.
Amerika’da, söz konusu görevlerin icrasında çok rollü muharip jet uçaklarının kullanılması gerektiğini savunanlar olmasına karşın konsensus, turboprop motorlu bir uçağın fazlasıyla yeterli olacağı yönündedir. OA-X projesinin en güçlü iki adayı Super Tucano ile birlikte AT-6’dır. Super Tucano ile Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin ciddi tecrübeleri olması ve dost ülkelere askeri yardım kapsamında bu platformların sağlanmasının yanında, halihazırda Amerikan Hava Kuvvetleri, Amerikan Deniz Kuvvetleri ve çeşitli uluslararası müşterilerce, AT-6 da eğitim amacıyla kullanılmaktadır. Platform, farklı konfigürasyonlarda; toplumsal olayların bastırılması, yakın hava desteği, ileri hava kontrol, muharebe arama kurtarma, silahlı keşif, hava önleme, sivil destek, doğal afetlerle mücadele, deniz karakol ve sınır güvenliği gibi pek çok görevde rol alabilmektedir..
Amerikan Hava Kuvvetlerinin eğitim amacıyla kullandığı T-6A’nın geliştirilmiş versiyonu olan TA-6B’de sayısal gösterge sistemleri, kızılötesi kamera, lazer işaretleyici ve lazer mesafe ölçer gibi sistemler ilk planda dikkati çekmektedir. Altı adet silah istasyonu bulunan uçağa bekanın arttırılması için zırh sistemlerinin yanı sıra füze ikaz alıcıları ve karşı tedbir atıcı sistemler de entegre edilebilmektedir.
Ancak yakın hava desteği ve hafif taarruz görevlerinde kullanılmak üzere geliştirilerek küresel pazarda yerini alan platformlar sadece turboproplar değildir. Scorpion ile M-346 gibi çeşitli turbofan motorlu ve Archangel gibi ticari tabanlı ürünler de halihazırda bulunmaktadır.
Türkiye ise Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin çalışmaları sayesinde gelecekte, her ne kadar Hürjet’in nihai motor seçimi henüz duyurulmamış olsa da hem turbofan hem de turboprop motorlu yakın hava desteği/ hafif taarruz platformlarına sahip olacaktır.
Kaynakça:
-
Close Air Support (CAS) in 2025 “Computer, Lead’s in Hot”/ Amerikan Deniz Kuvvetleri
-
The Light Attack Aircraft/ Air Force Magazine
-
Close Air Principal Issues and Aircraft Choices/ Department of Defense
-
The Best Aircraft for Close Air Support in the Twenty-First Century/ Maj Kamal J. Kaaoush, USAF
-
Cost Effectİve Airpower For The Long War Agaİnst Vİolent Extremİst Organizations/ Air Command and Staff College Air University
-
Description of the Proposed Action and Alternatives/ Air Combat Command
-
Joint Tactics, Techniques and Procedures for Close Air Support (CAS)/ Department of the Navy, Department of the Army
-
OA-X Enabling Concept/ Air Combat Command
-
A New Era in Close Air Support/ Viasat Inc
-
L’appui aérien asymétrique/ ASPI French
-
Barkhane : focus sur les missions d’appui aérien rapproché (CAS)/ Ministère des Armées
-
Bourget 2015 : Scorpion, le renouveau de l'avion spécialisé ?/ Air&Cosmos
-
Sortie d'usine du premier Archangel opérationnel/ Air&Cosmos
-
Il supporto tattico nel XXI° secolo: le specifiche del programma A-X/ Difesa Online
-
Geleceğin Hava Kuvvetleri: 2016 – 2050/ thinktech