Yapay Zeka ve Değişen Gazetecilik Pratikleri

Yapay Zeka ve Değişen Gazetecilik Pratikleri

Okuduğunuz yazının bir insan tarafından yazıldığını nasıl anlayabilirsiniz?

Christer Clerwall’ın 2014 yılında 45 gazetecilik öğrencisiyle yaptığı çalışmaya göre, bunu ayırt etmeniz mümkün değil. Çalışma esnasında, öğrencilere belli haber metinleri verildi ve bunu bir insanın mı yoksa yapay zekanın mı yazdığını tespit etmeleri istendi. Hiçbir öğrenci aradaki farkı anlayamadı, yalnızca yapay zekanın yazdığı haberleri “daha sıkıcı” olarak nitelediler.

Yapay zekâ, giderek hayatımızın daha çok alanına sızıyor. Günlük bir konuşma ya da bunun gibi bir blog yazısı insanı şüpheye düşürebilir. Bir insanın yazdıklarını mı okuyorsunuz, yoksa bir makinenin mi?

Oxford Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre, bundan 20 yıl sonra mevcut işlerin %35’i robotlar veya makineler tarafından yapılacak. Üstelik bunlar yalnızca mavi yakalı işlerini kapsamıyor. Sofistike algoritmaların geliştirilmesiyle yaratıcı işleri de makineler üstlenebilir. Bugün baktığımızda, gazetecilik pratiklerinin bu yönde değişmeye başladığını görebiliyoruz.

Yapay zekâ haberciliği; finans, spor ve hava durumu haberlerinde kullanılıyor. Bir deprem haberi üzerinden nasıl çalıştıklarını daha iyi anlayabiliriz. Botlar, Kandilli Rasathanesinin API’sine (Application Programming Interface – Uygulama Programlama Arayüzü) bağlanıyor ve deprem olması halinde veri çekecek şekilde yazılıyorlar. Deprem olduğunda bu veriler alınıyor ve önceden yüklenmiş hazır metinlerin içine yerleştiriliyor. Eskiden gazetecilerin rutin olarak hazırladığı, sayısal verilerin çokça yer aldığı haberleri yapay zekalar çok daha kısa bir sürede yazabiliyor.

Yapay zekâ haberciliği, Associated Press, The Washington Post ve Bloomberg gibi kuruluşlar tarafından kullanılıyor. Bloomberg haberlerinin neredeyse üçte biri otomatik olarak hazırlanıyor. Yapay zekâ haberciliğinin en büyük çaplı kullanımı ise The Washington Post’un 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimi haberleriydi.

Buna rağmen yapay zekâ haberciliği, gazeteciler için bir tehdit değil. Çünkü yapay zekâ haberciliğinin asıl amacı, gazetecilerin daha nitelikli haberlerle ilgilenmesini sağlamak. Otomatize hale gelen rutin haberler, gazetecilerin daha derin haberler için araştırma yapmalarına yardımcı olacaklar. Gazeteciler birçok veri ve istatistik içeren haberlerle vakit kaybetmeyeceği için daha önemli hikayeleri haberleştirebilecekler. Associated Press yöneticilerinden Lisa Gibbs de gazeteciliğin “merak etme, hikâye anlatma, eleştirel düşünme ve yargılamayla” ilgili olduğunu, gazetecilerin de enerjilerini bu yönde harcamasını sağlamaya çalıştıklarını söylüyor.

Yapay zekâ, yalnızca muhabirlik yapmıyor. Geleneksel haber odasında da stajyer görevi görüyor. Gazeteci dostlarına yardımcı olmak için veri analizleri yapıyor, verilerdeki kırılma ve anomalileri belirliyor. Bu sayede yardımcı olabileceği en önemli konulardan bir tanesi de otomatik öğrenme algoritmasıyla hazırlanmış ve giderek artan “deep fake” videoları. İnsan gözü, böyle videoların sahte olup olmadığını anlamakta zorlanıyor, ama yapay zekâ belirli kalıpları ve anomalileri saptayarak videonun gerçek mi sahte mi olduğunu ayırt edebiliyor.

 

“Gazetecilik öğrencileri yazılım öğrenmeli mi?” sorusu dünyada uzun süredir tartışılıyor. Hatta birçok üniversite, gazetecilik bölümlerinde yazılım derslerini uygulamaya koydu. Bu konuda Columbia Üniversitesi öncü oldu. Başlattığı Lede Programıyla gençlere yazılım ve veri gazeteciliği dersleri veriyor. Türkiye’de ise Kadir Has Üniversitesi ve Nişantaşı Üniversitesi’nde benzer uygulamalar var. İlerleyen dönemlerde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü de yazılım derslerini müfredatına eklemeyi planlıyor.

 

Kaynakça: 

  • Dr. Bilge Narin (2016). Robot Gazetecilik. Yeni Medya Dolayımlı Değişen Dönüşen Habercilik ve Gazetecilik Pratiği Konferansı Konuşması, Ankara. 
  • Christer Clerwall (2014). Enter the Robot Journalist: Users' Perception of Automated Content. Karlstad University: Dept. of Geography, Media and Communication.